Hüseyin GÜLMEZ

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 7 Kasım 2016

 

Şehit Düştüğü Yer: Dersim Hozat Bölgesi’nin Çat Vadisi

 

Doğduğu Tarih: 1991

 

Doğduğu Yer: Erzurum’un Tekman-Gümüşlük Köyü

 

Mezar Yeri: Dersim

 

 

 

Hüseyin yoldaşımız, 1991 yılında Erzurum’un Tekman-Gümüşlük Köyü’nde doğdu.

Hüseyin, kökleri aslen Dersimli olan Zaza, yoksul ve emekçi bir ailenin çocuğudur.  Ailesi 1938 sürgününde Erzincan’a gelmiş ve daha sonra da Erzincan’dan Erzurum’a göç etmiştir.

Hüseyin’in emekçilik hayatı, henüz çocuk denilecek yaşta, doğduğu köyde çobanlık yaparak, tarla işlerinde çalışarak başlar. 2006 yılında, henüz 15 yaşındayken çalışmak için İstanbul’a gelmiş ve elektrikçilik işinde ve tekstil atölyelerinde çalışmıştır. Bu arada bir yandan çalışırken Açık Öğretimden mezun olmuştur. 2009 da ailesi İzmir’e taşınınca orada çalışmaya başlar Hüseyin. 2 yıl benzincide çalışır. Kısa bir süre Aliağa Organize Sanayi’de demir çelik fabrikasında çalışır. 

Örgütle ilişkisi 2011 yılında, İzmir Aliağa’da başlar. Kendisini Kemalist olarak adlandırdığı bir dönemdir. Mahallelerine dergi getiren arkadaşımız üzerinden başlar. Mahalleden bir arkadaşının Grup Yorum konser afişlemesine çağırmasıyla tanışırlar. Arkadaşımız Parti-Cepheli olduğunu söyler. Fakat Hüseyin Cephe kimdir, neyi savunur bilmiyordur. İnternetten araştırıp öğrenir. Daha sonra okumaya ve etkinliklere, 1 Mayıs’a, konserlere katılmaya başlar.

Hüseyin’in ifadesiyle söylersek; “Kendimi bambaşka bir dünyada buldum. Farklı bir dünya olduğunu keşfettim”

Hüseyin evli ve bir kız çocuğu babasıdır. 2013 de evlenip İstanbul Gazi'ye, oradan da, 2016 da Tekirdağ Kapaklı'ya taşınırlar. Burada Mavi Jeans’de ağartmacı olarak çalışır.

Eşinin sorun çıkarmasına karşın Hüseyin mücadeleye bir yerlerinden tutunmaya çalışır. Eşi ile mücadele konusunda yaşadığı sorunlar yeni yerlere taşınmanın da verdiği yabancılıkla onu bir süre mücadeleden, yoldaşlarından uzak tutar. Gezi Ayaklanmasıyla tekrar eskiden tanıdığı arkadaşlarla ilişki kurar.

Hüseyin hareketin kendisi için anlamını şu sözlerle anlatır: 

Hareket benim icin koca bir tarihi ifade ediyor. Roma’ya karşı Spartakus, Yezid’e karşı Hz. Huseyin, Selçukluya karşı Hasan Sabah, Yavuza karşı Şah İsmail, Osmanlıya karşı Şah Kulu, Hızır Paşaya karşı Pirsultan, Türkiye faşizmine karşı Mahir CAYAN’ı, Emperyalizme karşı Dursun KARATAŞ’ı, Çağlayan’da Şafakları, Vatanda Elifleri ifade ediyor.

Hareketimin bana verdiği her görevi can pahasına da olsa yaparım seve seve. Nefesimin, bilincimin, irademin, yüreğimin yettiği kadar yaparım. Mücadele için aile, akraba, meslek, eş vb. gerektiğinde her türlü bağı koparmaya hazırım.

Hüseyin zaafı olarak kızını gördüğünü söyler. Ancak Hüseyin devrimcilik yapma, gerillaya katılma nedeninin de yine kızı olduğunu söyler.

Hüseyin Kızına yazdığı mektupta söyle sesleniyordu:

Hüseyin Gülmez kızı İdil Deniz’e yazdığı mektupta şunları yazıyordu:

Merhaba Kızım, 

Zulme, adaletsizliğe başkaldırmış dağlardan sesleniyorum. Küçüksün, belki, baba nedir bilmiyorsun. Yazdıklarımı okuyacak anlayacak yaşta değilsin. Büyüyünce anlayacaksın. Mutlaka ilkin suçlayacaksın, kızacaksın. “Neden babam yanımda değil” diye soracaksın. “Neden dağlarda, yoksa beni sevmiyor mu?” bu sorular aklına gelecek, kurcalayacak kafanı. Kızacaksın belki, “ben babamı sevmiyorum” diyeceksin. 

Şunu bil ki kızım, seni sevdiğimden dolayı dağlardayım. Savaşıyorum. Kızını seven baba ne yapar? Vatanını seven ne yapar, ne yapmalı? Yanında kalarak koruyabilir mi? Bunun adı sevgi olabilir mi? Elbette sevgi olamaz. Kızını seven vatanını sevendir. Eğer vatanını sevmiyorsa kızını da sevmiyordur. Vatanımız gizli işgal altındayken, gençlerimiz, çocuklarımız uyuşturucu, kumar ve fuhuş bataklığı içindeyse, kültürlerini yaşamını unutup yozlaşmaya sevgi diyorlarsa “sevgi” kelimesinin içi çoktan boşalmıştır. En güzel biz severiz. Uzak da olsa, imkansız da olsa, bile bile sevdiğimiz için ölüme gideriz. Ki hiçbir şey imkansız değildir. Sadece imkansız denilen biraz zaman alır.

Yanında olsaydım belki koruyamayacaktım. Korumak dediğin birkaç kişiden değil devletin yoz sisteminden koruyamazdım. Belki senin gibi milyonlarca çocuk korumasız, devletin yoz politikalarından etkilenip uyuşturucu, fuhuş, kumar bataklığında çırpınıyorlar. Gözümüz gibi sakındığımız koruduğumuz kızımız, oğlumuz uyuşturucu, fuhuş, intihar bataklığına sürükleniyor. Bunalımlı kişilik oluyor, değerlerini yitiriyor. Örfünü, adetini unutuyor. Kültürünü dilini unutuyor. Kapitalizmin istediği bireysel bencil bir kişiliğe bürünüyor. Kapitalizm ne diyor? "Babana bile güvenme" öyle mi peki? Hayır, elbet öyle değil. Baba meyve ağacı gibidir. Meyvesi bitse bile gölgesinde durulur. Kapitalizmin yozlaştırdığı insanın ne büyüklerine saygısı vardır ne de küçüklerine sevgisi. Direk bizim kültürümüze saldırarak yozlaştırarak kültürümüze dilimize eğitimimize tarihimize saldırıyorlar. Bizden bunları unutmamızı istiyorlar. Kendi yoz kültürlerini empoze etmeye çalışıyorlar.  

Biz ki Şah Hüseyin’den, Bedrettin’den, Pir Sultan’dan baş eğmemeyi öğrendik. Dadaloğlu’ndan, Köroğlu’ndan, Hekimoğlu’ndan hesap sormayı, Mahir’den teslim olmamayı, Dayı’dan tecriti yıkmayı öğrendik. Bu bizim tarihimiz kitaplara sığmayacak kadar Anadolu destanlarıyla doludur. Her asrın bir Yezidi, Yezidin karşısında da duran Hüseyinleri olmuştur. Pir Sultan olmuştur. DHKC olmuştur. Yezit bu devrin kapitalizmi olmuştur. Bizim ülkemizde faşizm var. Faşizm insanların değerlerine saldırarak bireycileştiriyor. Bu şekilde yoz kültürünü aşılıyor. Bunun için ne yapacağız, DHKC saflarında savaşacağız. Savaşı büyüteceğiz. Kapitalizme meydanı dar edeceğiz. Çocuklarımızı yoz kültürden alıp çekeceğiz. Kendi kültürümüzü Anadolu kültürünü vereceğiz.

Çocuğum şehirde, ben dağda nasıl savaşırım demeyin. Şehirde olunca sanki çocuğumuzun ne yaptığını bilebilecek miyiz? Sorun çocuğumuz değil sistemdir, sistemle savaşın. Çocuk özlenmez mi? Evet ben kızımı özlüyorum dağlarda. Yıllarca sosyalizmi özler gibi özlüyorum. Kızımın varlığı gerillada bana güç veriyor. Savaşma nedenim oluyor. Kızım benim inancım ve cüretimdir. İnsanların savaşmaya niyeti yoksa sebebi de yok demektir. Benim nedenlerim var. Tarihsel meşruluğumuz, halk ve vatan sevgisi, partiye olan bağlılığımız ve dünya tatlısı kızım. Bu sebepler çoğalabilir. Çünkü savaşmak için bir sürü nedenlerimiz var. Kızım büyüdüğünde tarihine kültürüne diline, örf ve adetlerine sahip çıksın istiyorum. Ki böyle olacağından da şüphem yok.

Olur da düşersem bu kavgada düştüğüm yerden kızım devralsın kızıl bayrağı diksin düşmanın saraylarına. Çocuklarımızı devrimcilerden uzaklaştırmayalım. Çünkü devrimciler halk çocuğudur. Bu ülkenin geleceğidir. Çocuklarımız uyuşturucudan ölmemeli, kanserden veya. Yezidin itini köpekliğini yapmasın, devrimci olsun, ülkenin, dünyanın umudu olsun. Bizim çocuklarımız umudun çocuklarıdır. En güzel geleceği, bir ağız dolusu gülmeyi, en güzel bayramları hak ediyorlar.

Bu güzellikleri savaşarak kazanabiliriz. Bu inançla dağlarda DHKC Gerillası olarak savaşıyorum. Bundan gurur ve onur duyuyorum. Partimin uzlaşmaz çizgisinden dolayı bu konuda Partime kendimi borçlu hissediyorum. Tarihinde düşmanla uzlaşmadığından emin adımlarla devrime yürüdüğünden dolayı teşekkür ediyorum.

YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞ!

YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ! 

 

Büyü Güzel Bebek

Büyü Ninniler Büyütmez Seni

Baban Şimdi Dağlardadır

Bakar Ufuktan Gözleri

Gelir Yenince Düşmanı

Dağlardan Sesler Yükselir

Sesler Türküyle Beslenir

Ne Yenilmek Ne De Yılmak

Seslerden Zafer Beklenir

Kara Sevda Gözbebeğim

Yarınlarda Gül Bebeğim

Bir Gün Baban Döner Geri

Ellerine Gül Bebeğin

 

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...

 

Yoldaşları, yakınları Hüseyin Gülmez’i Anlatıyor:

 

Geri